Medeniyet

Güç ve Kuvvet

Her türlü güç ve varlık Rabbimizin bize bahşettiği bir nimettir. Her nimet ise bir imtihandır. Aklımız, sağlığımız, gençliğimiz, tecrübemiz, kuvvetimiz, servetimiz, kudretimiz, güzelliğimiz hep böyledir.

İki asırdır kendimizi güçsüz addediyoruz. Güçlünün Batı olduğunu, bunun hep böyle gideceğini sanıyoruz. Zilleti, kompleksi kabul edip bir Batı takıntısı ile ömürlerimizi geçiriyoruz. Emeksiz, çilesiz, gayretsiziz. Bize göre güç ve kuvvet devletlerde, ordularda, bankalarda, medyada, servette, şöhrettedir. Biz ancak bunları elde edersek kuvvet buluruz, Batı’nın kuvveti de bunlarla devam eder gider diye düşünüyoruz. Daha kendi kısacık hayatımızda bile dünyayı idare eden koskoca devletlerin yıkıldığı, batmaz denen şirketlerin battığı, dünyayı titreten liderlerin ölüp gittiği aklımıza gelmiyor. Güç takıntısı gözümüzü olduğu kadar aklımızı ve kalbimizi de körleştirmiş durumda. “İnanıyorsanız üstünsünüz” (Âl-i İmrân, 139) ayetini bilmemize ve söylememize rağmen bu gerçeğe tam vakıf olamıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu