4. Sayı

Müstakim Kalmak İçin

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Yıllar önce Brezilya’daki İslam Merkezinde cuma namazı kılmıştık. Cuma sonrası buranın baş imamı olan zat ile görüştük. Konuşmamızda Bişr-i Hâfî hazretlerinin (k.s) bir sohbetini anlatmıştı. Atlas Okyanusu ardında, Amazon ormanları kenarında, dünyanın öbür ucunda, 12 asır önce yaşamış Mervli bir Allah dostunun vesilesiyle sohbet olması tefekküre şayan bir hadisedir. Sadat-ı kiramın her namaz akabinde yaptığı tesbihatta geçen şu cümle de bu tefekküre kapı aralar: Allah’ım, (ilim, rızık, izzet, şeref, mertebe) verdiğine mani olacak (kuvvet) yoktur.

Peki büyükler böylesi faziletlere nasıl ulaşıyorlar? Bu sorunun cevabını yine Bişr-i Hâfî hazretlerinde buluyoruz. Kuşeyri Risalesi’nde geçtiğine göre onun, bulunduğu yüksek mertebeye dört ahlak vesilesiyle nail olduğu bildirilmiştir. Bunlar Allah Resulü’nün (s.a.v) sünnetine uyması, salihlere hizmet etmesi, din kardeşlerine samimiyetle nasihatte bulunması ve ashab-ı kiram ile ehl-i beyti çok sevmesidir. Bu hasletlere bakarsak İslam tarihi boyunca faziletli kim varsa hepsinin ortak hususiyeti olduğunu görürüz.

Modern hayat insana bin türlü telkinde bulunuyor. Nefsi ve hazzı merkeze alan bu telkinlere kapılan insanlar ise savruluyor. Müstakim yoldan ayrılıyor. Günümüzde ilim ehli ya da avam, genç ya da yaşlı, kadın ya da erkek her kesimden insanı sarsması zamane rüzgarlarının şiddetini gösteriyor. Bu zamanda savrulmadan yaşamak, müstakim kalmak içinse Allah Resulü’nün (s.a.v) sünnetine uymak, ashabını ve ehl-i beytini sevmek, salihlere hizmet etmek ve din kardeşlerimize halimizle, yaptıklarımızla ve gerektiğinde sözlü olarak nasihat ve dua etmekten başka çaremiz bulunmuyor.

Serhend Nisan sayısında “Hayat Dengemiz: Sünnet-i Seniyye” konusunu ele aldık. Sünnete, hadislere açıkça karşı çıkıldığı bu zamanda böyle bir tutumdan uzak olduğumuzu, sünnete sarılmaktan başka yol tanımadığımızı, Kur’an, sünnet ve adap diyen büyüklerin izinde yürüdüğümüzü ikrar ettik.

Nisan ayında ramazan-ı şerifin bitişine hüzünlenirken bayramla da mesrur oluyoruz. Serhend dergisi yayın ekibi olarak bayramınızı tebrik eder, sıhhat, afiyet ve selamet dileriz.

Mayıs sayımızda buluşmak duasıyla…

  • Serlevha

    Hidayet Yolu Sünnet-i Seniyye

    Sünnet-i seniyye olmadan Kur’an-ı Kerim sahih bir şekilde anlaşılamayacağı gibi hükümlerinin hayata tatbik edilmesi de mümkün olmaz. Sünnet-i seniyye, Fahr-i Âlem (s.a.v) efendimizin mübarek sözleri, amelleri ve davranışlarıdır ve Kur’an-ı Kerim’in şerhi mahiyetindedir. Çünkü o, ayetlerdeki emir ve yasakları insanlığa her yönüyle açıklamak üzere gönderilmiş hidayet rehberidir. Dolayısıyla sünnet-i seniyye olmadan Kur’an-ı Kerim sahih bir şekilde anlaşılamayacağı gibi hükümlerinin hayata…

    Devamını oku »
  • Asr-ı Saadetten İzler

    Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin dostu Ebû Bekir Sıddık radıyallahu anhu

    “Mescide açılan bütün (hususi) kapılar kapansın, sadece Ebû Bekir’inki açık kalsın! Ben, Ebû Bekir’in kapısının üzerinde bir nur görüyorum…” (Buhârî, Ashâbü’n-nebî, 3) Hz. Ebû Bekir Sıddık (r.a) Resulullah Efendimiz’in (s.a.v) aziz dostu, sahabe-i kiramın en faziletlisi, sıddıkların öncüsü, velilerin serveriydi. Lakabı “Güzel, soylu, eski” gibi manaları ihtiva eden Atîk’ti. Allah yolunda bütün mal varlığını infak ettiği ve zühdünden eski elbiseler…

    Devamını oku »
  • Kur’an-ı Kerim'den Dersler

    Besmelenin“Be”sini Bilmek

    Denilmiştir ki hayatın anlamı Kur’an-ı Kerim’in, Kur’an’ın anlamı besmelenin, besmelenin anlamı da “be” harfinin içindedir. İslam alimleri insanın bütün yapıp etmelerini fiil ve amel olmak üzere ikiye ayırır. Fiiller insanların ve diğer canlıların benzer şekildeki birtakım aksiyonlarıdır. Mesela yemek, içmek, çoğalmak, uyumak gibi pek çok fiil insanla diğer canlılar arasında benzer bir mahiyet taşır. Amel ise insanın iyi ya da…

    Devamını oku »
  • Peygamber Kıssaları

    Tevekkül ve Cesaret Sahibi Hz. Hûd aleyhisselam

    Cenab-ı Mevla mealen şöyle buyuruyor: “İşte Âd! Rablerinin ayetlerini inkâr ettiler; O’nun peygamberlerine asi oldular ve inatçı zorbalara uydular. Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lanete uğradılar. Evet Âd, Rabbini inkâr etti. Hûd’un kavmi Âd (müstahak olduklarından dolayı, Allah’ın rahmetinden) uzak kılındı.” (Hûd, 59-60) Hûd aleyhisselam kıssası Hz. Hûd (a.s), Âd kavmine peygamber olarak gönderilmişti. Âd, Arabistan’ın güneyinde,…

    Devamını oku »
  • Tefekkür

    Ey Kalpleri Çeviren!

    “O gün ne mal fayda verir ne de oğullar! Ancak Allah’a (O’nun manevi huzuruna) selim bir kalp ile gelenler müstesna. (Onlar kurtuluşa erenlerdir.)” (Şuarâ, 88-89) Kalp değişkendir. Hedefi anbean değişebilir. Bu hedef insanın varacağı yeri belirler. Kalpte ya Cenab-ı Allah’ın muhabbeti ya da dünya muhabbeti vardır. Bir bardağın içindeki su ve hava gibi… İkisi bir arada bulunamaz.

    Devamını oku »
  • Medeniyet

    Bu Devir

    İnsanların çoğu zamana, modaya, toplumda ne geçerli ise ona uyar giderler. Hakk’a yön çevirmek her toplumda, her zaman kahramanlık gerektirir. Son asırdır değişmeyen âdetimiz: Kabahatimizi, eksiğimizi, yanlışımızı başkalarına ve başka şeylere yüklemek… Son zamanlarda bunlara bir de “bu devir, bu zaman, modernite bize bunu yaptı” türünden bahaneler eklendi. Oysa zamanda, devirde suç aranmaz. Çünkü zamanı, asrı, devri yaratan Rabbimizdir. Her…

    Devamını oku »
  • Heybe

    Altın Silsile

    Şeyh Abdurrahman Tâhî (k.s) hazretleri şöyle buyurur: “Bahar mevsimi hakkında (seyrü sülûkü adına) bana güvence verenin diğer mevsimlerine ben kefil olurum.”

    Devamını oku »
  • Heybe

    Hikmet

    İbn Atâullah el-İskenderî (k.s) hazretleri Hikem adlı eserinde şöyle der: “Allah’ı zikrederken kalp huzurunu bulamasan da zikri bırakma. Çünkü zikirden gafil olmak, zikir esnasında gafil olmaktan daha beterdir. Cenab-ı Hak seni gafletli zikirden gafletsiz zikre ulaştırır, gafletsiz zikirden huzur zikrine yükseltir ve kalp huzuruyla yapılan zikirden de masivayı unutarak yapılan zikre eriştirir. ‘Bu Allah için hiç de zor değildir.’ (Fâtır,…

    Devamını oku »
  • Heybe

    Haller ve Makamlar

    Şeyh Abdülkerim Kuşeyrî (k.s) şöyle der: “Bu yolun büyükleri ‘Sufi İbnü’l-vakt’tir (vaktin oğludur) der.Denildi ki ‘Boşa geçmiş zamanı telafi etmekle meşgul olmak ikinci bir vakti zayi etmektir (o an o vaktin amelini öncelikli tutup hayıflanmayı bırakmalı ve ileriye bakmalıdır, telafi ancak böyle olur).’Yine büyükler ‘Vakit kılıç gibidir’ buyurmuşlardır.”

    Devamını oku »
  • Kırk Hadis

    İstikamet Sahibi Olmak

    Resulullah Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Allah’a iman ettim de, sonra istikamet sahibi ol.” (Müslim, Îman, 62) Süfyan b. Abdullah (r.a), Efendimiz’e (s.a.v) “Ya Resulallah! Bana İslam’da öyle bir söz söyle ki senden başka kimseye bir şey sormayayım” dediğinde ondan bu mübarek cevabı almıştı. Sahabi efendimizin bu soruyu sorarken bir muradı vardı. “İslam dininde ve şeriatında öyle kapsayıcı, açıklayıcı…

    Devamını oku »
Başa dön tuşu