Yükleniyor...

Yükleniyor...

İlkeli yayıncılık anlayışıyla İslami ilimler, tasavvuf, tarih, kültür, sanat, eğitim, aile ve gençlik alanlarında doğru ve güvenilir eserler sunuyoruz. Ehl-i sünnet çizgisine uygun, sade ve anlaşılır içeriklerle her yaştan okuyucuya hitap ediyoruz.

Müslümanın Kuvveti Sıla-i Rahim

Biz insanlar yaratılışımız gereği birbirimize muhtacız. Kimse bütün ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaz. Herkesin faydalanacağı hayırlı bir toplum düzeni ise ancak dinimizin emir ve tavsiyelerine riayet ederek kurulabilir.

Yüce dinimiz İslam’ın toplumsal hayatla ilgili hükümlerinin temelinde aile kurumu ve akrabalık bağları yer alır. En yakın olanından en uzaktakine kadar birbirine kan bağıyla bağlı olan akrabalar bir ağacın kök, gövde ve dalları mesabesindedir. Bu bağın koparılmayıp tam aksine sağlamlaştırılması gerekir. Akrabalar arasındaki bu bağ dinimizde sıla-i rahim şeklinde ifade edilir.

Sıla-i rahim, gerek kan bağıyla gerekse evlilik vesilesiyle aramızda bir bağ oluşmuş hısımlarımıza, yakınlarımıza iyilikte bulunmak ve onlarla ilgilenmek, akrabalık bağlarını güçlendirip korumak olarak açıklanabilir. Yüce dinimiz İslam, yakınlar arasındaki bu bağın koparılmasını büyük günahlar arasında saymıştır. Zira toplumdaki sevgi ve dayanışma bağlarının çözülmesi aileden başlar, komşulara ve diğer kesimlere sirayet eder. Neticede fert ve toplum düzeyinde ahenk bozulur. Rabbimiz ayet-i celilede mealen “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın ve uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, idare ve himayeniz altında olanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez” (Nisâ, 36) buyurur. İyiliğin de kötülüğün de temelleri ailede atılır. Bu vesileyle anne baba başta olmak üzere akrabalara yapılan iyilikler en büyük iyiliklerden, kötülükler de en büyük kötülüklerden sayılır.

Sıla-i rahimin özünde ziyaretlerde bulunmak, haberdar olmak, hal hatır sormak ve ne olursa olsun ilişkiyi kesmemek vardır. Ne var ki gün geçtikçe insani ilişkilerimiz zayıflıyor ve kendimiz dışında kimsenin derdiyle ilgilenmiyoruz. Bunun en önemli sebebi modern denilen dünyanın bize sunduğu hayat tarzından ve kendi değerlerimizden uzaklaşmamız; akrabalık ilişkilerini önemsiz görmemizdir. Halbuki dinimize göre sıla-i rahim ihmal edilemez ve görmezden gelinemez bir değerdir.

Toplumun çekirdeğini oluşturan aile ve onun etrafını sıkıca saran akrabalık bağları ne kadar sağlam olursa toplum da o kadar sağlam ve güçlü olur. Fertlerin hayatın zorluklarına göğüs germesini ve güzelliklerinden keyif almasını sağlayan unsurlar da aynı oranda artar.

Sıla-i rahim biyolojik ve sosyolojik bir unsur olarak akrabaları birbirine yakınlaştırır. Ayet-i celilede mealen “Aralarında akrabalık bağı olanlar Allah’ın kitabına göre birbirine daha yakındırlar” (Enfâl, 75) buyrulmuştur. Bu ayetle Rabbimiz akrabaların, birbirlerine yaradılış icabı diğer insanlardan daha çok ilgi duyacaklarını, birbirlerini daha çok gözetip koruyacaklarını bildirmektedir. Ayrıca “Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver ama saçıp savurma” (İsrâ, 26) ayetiyle önce akrabaya, sonra yoksula, sonra da yolcuya yardım edilmesi emredilirken yardımda da akrabanın önceliğine işaret edilmektedir.

Fahr-i Âlem (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kim rızkının genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahimde bulunsun.” (Buhârî, Edeb, 12) Elbette Allah Teâlâ’nın insan için takdir ettiği ömür ne uzar ne de kısalır. Bu ve benzeri hadis-i şeriflerde ömrün artmasından maksat bereketlenmesi; ecelin uzamasından maksat ise kişinin öldükten sonra hayırla yâd edilmesi olarak açıklanır. Hayırla yâd edilip Hak katında güzel şahitlikle karşılaşmak kişi için pek yüce bir devlet değil midir?

Sıla-i rahmin gereklerinden biri de hassaten akrabadan muhtaç olanları ziyaret ederek onlara yardım etmek, yüklerini hafifletmektir. Bunu ihmal etmek, neûzü billâh, rahmetin üzerimizden kesilmesine sebeptir. Mümin, yakınlarıyla irtibatını kesemez. Onların hataları karşısında bile onlara iyilik etmek ve yardımda bulunmak gayretinde olmalıdır.

Bizi biz yapan değerlerin kaybolmaya yüz tuttuğu bir dönemdeyiz. Öyle ki çoğu ilişki menfaat temeli üzerine inşa ediliyor. İnsanların büyük bir kısmı kendinden başkasını umursamıyor. Bunun sonucu olarak da üst kattaki komşu alt kattakinden habersiz, akrabalar arasındaki irtibat zayıf, nesiller arasında kalın duvarlar var. Oysa başkalarını unutan insan başkaları tarafından unutulmaya mahkûmdur. İnsanların zor gününde onların yanında yer almayan, kendi zor gününde yanında kimseyi bulamayacaktır. Bu sebeple ana babamızı, akrabalarımızı, dostlarımızı ziyaret etmeliyiz. Varsa ihtiyaçlarını gidermeli, güzel bir söz veya bir gülümsemeyle de olsa aramızdaki sevgi ve şefkati güçlendirmeliyiz. Birbirimizden kaçmaya bahane değil, birbirimize yakınlaşmaya vesile aramalıyız. Tüm bunları Allah Teâlâ’nın rızasını umarak yapmalıyız.

Unutmayalım, sıla-i rahim Allah Teâlâ’nın rızasını kazanma yolunda önemli bir vesiledir.

Razı olduğu kullarından olmak temennisiyle Rabbime emanet olunuz…