Yükleniyor...

Yükleniyor...

İlkeli yayıncılık anlayışıyla İslami ilimler, tasavvuf, tarih, kültür, sanat, eğitim, aile ve gençlik alanlarında doğru ve güvenilir eserler sunuyoruz. Ehl-i sünnet çizgisine uygun, sade ve anlaşılır içeriklerle her yaştan okuyucuya hitap ediyoruz.

Hüzün Ve Gurbetle İmtihan Olunan Hz. Yakup Ve Hz. Yusuf Aleyhimesselam -7

Cenab-ı Mevla mealen şöyle buyuruyor: “İşte biz Yusuf’a böyle bir tedbiri öğrettik, yoksa Allah dileyip bunu öğretmeseydi Firavun’un kanununa göre kardeşini alıkoyamazdı. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Her bilenin üstünde daha çok bilen biri vardır.” (Yûsuf, 76)

Hz. Yakup ve Hz. Yusuf aleyhimesselam kıssası

Hz. Yakup (a.s) kardeşleri Bünyamin ile Mısır’a buğday almaya giden oğullarına nazardan korunmak için şehre farklı kapılardan ayrı ayrı girmelerini tembihlemişti. Onlar da şehre babalarının kendilerine emrettiği şekilde tedbir alarak girdiler. (Yûsuf, 68) Hz. Yusuf (a.s), kardeşleri huzuruna çıktığı vakit onları güzel bir şekilde ağırladı. Yemekte kardeşler ikişer ikişer oturmuşlardı. Bünyamin tek başına kalınca hüzünlendi, Hz. Yusuf da (a.s) onu yanına oturttu. Gece de ikişerli olmak üzere bir haneye yerleştiler. Hz. Yusuf (a.s) yine yalnız kalan öz kardeşini yanına aldı ve gece ona gizlice “Ben senin kardeşinim, onların yaptıklarına üzülme!” diyerek teselli etti. (bkz. Yûsuf, 69)

Hz. Yusuf (a.s) kardeşlerinin yüklerini hazırlattığı zaman ölçek olarak kullanılan bir su kabını kardeşinin yükü içine koydurdu. Kafile yola çıkıp biraz gittikten sonra arkalarından memurlar yetişti ve bir memur, “Ey kafile! Siz hırsızsınız!” diye bağırdı. Kardeşleri onlara dönerek, “Ne arıyorsunuz?” dediler. Onlar da “Firavun’un su kabını arıyoruz, onu getirene bir deve yükü bahşiş var” diye cevap verdiler. İlk başta kafileye seslenen memur “Ben bu söze kefilim” dedi. Hz. Yusuf’un (a.s) kardeşleri, “Allah’a andolsun ki bizim buraya fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz, biz hırsız da değiliz” dediler.

Görevliler, “Peki, yalan söylüyorsanız sizde bunun cezası nedir?” diye sordular. “Onun cezası, kayıp eşya kimin yükünde bulunursa onun buna karşılık alıkonulmasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız” dediler. (bkz. Yûsuf, 70-75)

Kafilenin arkalarından gelen memurların başında gelen Hz. Yusuf (a.s), Bünyamin’in yükünden önce diğer kardeşlerinin yüklerini aramaya başladı. Sonra da su kabını kardeşinin yükünden çıkardı. Bunun üzerine kardeşleri kendilerinden emin bir şekilde “Eğer o çaldıysa, daha önce onun kardeşi de çalmıştı” dediler. Hz. Yusuf (a.s) onlara belli etmeksizin içinden şunları geçirdi: “Asıl sizin durumunuz kötü! Allah, sizin suçladığınız hususu çok iyi bilmektedir.” (Yûsuf, 77)

Bünyamin’i kötüleseler de babalarına söz vermişlerdi. Onu mutlaka geri götürmeleri gerekiyordu. Bu yüzden merhamet dileyerek Hz. Yusuf’a (a.s) “Efendimiz! Gerçekten onun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine içimizden birini alıkoy. Şüphesiz biz seni iyiliksever biri olarak görüyoruz” dediler. (bkz. Yûsuf, 78)

Hz. Yusuf (a.s), “Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını alıkoymaktan Allah’a sığınırız! Aksi halde biz gerçekten zulmetmiş oluruz!” (Yûsuf, 79) dedi. Ondan ümitlerini kesince görüşmek üzere bir kenara çekildiler.

En büyük kardeş, “Babanızın sizden Allah adına söz aldığını, daha önce de Yusuf hakkında işlediğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Babam gelmeme izin verinceye veya benim için Allah hükmedinceye kadar bu yerden asla ayrılmayacağım. O hükmedenlerin en iyisidir” dedi. Sonra da kardeşlerine şöyle nasihat etti: “Babanıza dönün ve deyin ki: Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık yaptı. Bizim görüp şahit olduğumuz budur. Koruma sözü verdik ama bilgimiz dışında gerçekleşenlere karşı da onu koruyamazdık. İstersen o şehrin halkına ve kafiledeki diğer insanlara da sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz.” (Yûsuf, 80-82)

Dokuz kardeş Kenan diyarına döndüler ve Mısır’da konuştukları gibi, durumu babaları Hz. Yakup’a (a.s) anlattılar. Babaları da onlara şöyle dedi: “Hayır, işin aslı öyle değil ancak nefisleriniz bu hususta sizi aldattı. Artık bana düşen güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların hepsini bana getirir. Şüphesiz O, çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Yûsuf, 83)

Dersler ve hikmetler

İlm-i siyaset

Hz. Yusuf (a.s) diğer kardeşleri şüphelenmeden öz kardeşi Bünyamin’i yanına almak istemiş ve bunu da kardeşinin hakkına düşen buğdayların içine ölçeği koyarak gerçekleştirmişti. Çünkü Mısır kanunlarına göre onu alıkoyması mümkün değildi. Ancak Kenan diyarının örfüne göre, hırsızlık yapan rehin tutulur, alıkonulurdu. Hz. Yusuf (a.s) bunu biliyordu. Nitekim henüz çocukken annesi vefat etmiş, halası da böyle bir usule başvurarak Hz. Yusuf’u (a.s) yanında tutmayı başarmıştı. Ölçek çuvalda çıkınca “Bünyamin çaldıysa daha önce onun kardeşi de çalmıştı” dedikleri de bu meseledir. Allah Teâlâ, Hz. Yusuf’un (a.s) böyle bir tedbire başvurmasını bizlere şöyle haber vermiştir: “İşte biz Yusuf’a böyle bir tedbiri öğrettik, yoksa Allah dileyip bunu öğretmeseydi Firavun’un kanununa göre kardeşini alıkoyamazdı. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Her bilenin üstünde daha çok bilen biri vardır.” (Yûsuf, 76)

Sabr-ı cemil

Genç yaşta sevgili oğlunu kaybetmesinden sonra onun kardeşi Bünyamin’den de ayrı düşen Hz. Yakup (a.s), Cenab-ı Mevla tarafından hüzünle imtihan olduğunu anlamıştı. Bu yüzden başa gelene razı oldu. Oğullarının kardeşleri Bünyamin hakkındaki ithamlarına inanmasa da güzel bir sabırla oturup beklemekten başka yapacağı bir şey yoktu.