Fıkıh ve Hayat
Hicap Ayeti Bizden Ne İstiyor?
Kişi ve hane mahremiyetiyle ilgili en mükemmel ölçüler Medine-i Münevvere’nin sosyal hayatına bizzat Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem tarafından nakış nakış işlenmişti.
Hicretten beş sene sonra Medine-i Münevvere…
Resulullah’ın (s.a.v), hala kızı Zeynep (r.anha) annemizle düğünü vardı.
Sahabe-i kiram, Hz. Peygamber’in (s.a.v) evinde ikram edilen yemekte idiler. Misafirlerin çoğu yemekten sonra evlerine döndü. Sadece birkaç kişi kaldı. Vakit epey ilerledi ama misafirler konuşmaya dalıp bir türlü kalkmadı. Düğün sahibi olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v) onların davranışından rahatsız olmasına rağmen bir şey söyleyemedi. Nihayet geç bir vakitte onlar da kalkıp gittiler. Bu olay üzerine Allah Teâlâ hicap ayetini indirdi.
Hicap perde demektir. Hz. Peygamber’in (s.a.v) hanımlarından bir şey istemeleri gerektiğinde sahabenin perde arkasından konuşmaları emredildiği için bu ayet “hicap ayeti” olarak anılmıştır. Aslında ayette Hz. Peygamber’in (s.a.v) düğün merasiminde yaşananlar esas alınarak insanlar arası ilişkilerde dikkat edilmesi gereken hükümler şöyle ferman buyrulmuştur:
“Ey iman edenler! Size izin verilmedikçe Peygamber’in evlerine girip de yemeğin hazırlanmasını beklemeyin fakat yemeğe davet edildiğinizde gidin, yemeğinizi yiyince de hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız Peygamber’i rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, hicap (perde) arkasından isteyin; bu sizin kalplerinizin de onların kalplerinin de temiz kalması için en uygunudur. Resulullah’ı üzmeye hakkınız yoktur, kendisinden sonra ebedî olarak eşleriyle de evlenemezsiniz, sizin bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır.” (Ahzâb, 53)
Hicap ayetinden önce sosyal hayat
Bu ayet inmeden önce Mekke ve Medine’de insanlar mahremiyet konusunda dikkatsizdi. Kadın olsun erkek olsun toplumda vücudun örtülmesiyle ilgili sağlıklı bir anlayış gelişmemişti. Özellikle kadınların giyim kuşamları hususunda diğer bir ayette geçen “Önceki cahiliyye açık saçıklığı gibi sakın yapmayın” (Ahzâb, 33) şeklindeki uyarı, o dönemde yanlış uygulamaların bulunduğunu açıkça ortaya koymaktaydı.
Kişi ve hane mahremiyetinin henüz oluşmadığı Medine toplumunda Hz. Peygamber’in (s.a.v) evleri insanların en çok girip çıktığı mekânlardı. Hatta Hz. Ömer’in (r.a) insanların hane mahremiyeti konusundaki bu dikkatsizlikleri sebebiyle Resulullah’a (s.a.v) başvurarak bir tedbir alınmasını bile istediği rivayet edilmiştir. İşte tam da bu sırada Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) düğün merasimi gerçekleşti ve meydana gelen olumsuzluklar sebebiyle bütün müslümanları ilgilendiren hükümler ortaya çıktı. Bu hükümlerin bir kısmı Efendimiz’in (s.a.v) şahsı ve hanımlarına has olsa da çoğu bütün müslümanlar ile ilgilidir.
Davetlerde dikkat edilecek ölçüler
Kişi ve hane mahremiyetiyle ilgili en mükemmel ölçüler hicap ayeti ve ilgili diğer ayetlerle Medine-i Münevvere’nin sosyal hayatına bizzat Hz. Peygamber (s.a.v) tarafından nakış nakış işlenmişti. Şahsın mahremiyeti, hane mahremiyeti, yakın akrabalar arasında mahremiyet ölçüleri, namahremler arasında mahremiyet ölçüleri gibi birçok başlık altında ilgili hükümleri müstakil olarak ele almak lazımdır. Onlardan özellikle davet ve merasimlerle ilgili olanlarını şöyle sıralamak mümkündür:
Hicap ayetinde yer alan istizan (izin alma) emri yalnız Hz. Peygamber’in (s.a.v) evine değil; başkalarının evlerine ve merasimlere de davet veya izin olmadan katılmamızın doğru olmadığını ortaya koymaktadır.
Davete icabet etmek, müslümanın müslüman üzerindeki haklarından biridir. Ancak şuna dikkat etmek lazımdır: Davet sahipleri misafirleri için gerekli hazırlıkları yapmadan davetlilerin erkenden gitmesi tedirginlik oluşturabilir. Davet sahiplerinin özel bir talebi olmadığı sürece davetlere vaktinde icabet etmek ayet-i kerimenin işaret ettiği hususlardandır.
Davet edildiğimiz meclise katıldığımızda yapılan ikramları aldıktan sonra uygun bir vakitte ayrılmamızın doğru olduğu belirtilmektedir.
Davet sahiplerini üzebilecek veya onları usandırabilecek konuşmalardan ve davranışlardan sakınmamız tavsiye edilmektedir.
Sahabilerin Hz. Peygamber’in (s.a.v) hanımları olan annelerimizden bir şey isterken perde arkasından yani göz teması olmadan istemeleri gerektiği bu ayette emredilmiştir. Daha sonraki dönemlerde de birbirinin mahremi olmayan müslüman erkek ve kadınlar olarak hepimizin haremlik selamlığa dikkat etmemiz gerektiği ayetten anlaşılmaktadır. Çünkü başka bir ayette Yüce Mevla mealen şöyle buyuruyor:
“Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan (yüz, bileklere kadar eller ve bileklere kadar ayaklardan) başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar.” (Nûr, 30-31)