Yükleniyor...

Yükleniyor...

İlkeli yayıncılık anlayışıyla İslami ilimler, tasavvuf, tarih, kültür, sanat, eğitim, aile ve gençlik alanlarında doğru ve güvenilir eserler sunuyoruz. Ehl-i sünnet çizgisine uygun, sade ve anlaşılır içeriklerle her yaştan okuyucuya hitap ediyoruz.

O sıralar medresede müderris olan Mevlânâ Halid hazretlerine Şeyh Abdullah Dihlevî’nin (k.s) Hindistanlı bir müridi geldi. Mürid ona “Benim kâmil bir şeyhim vardır. İlmi ile amil bir mürşiddir.

Altın Silsile

O sıralar medresede müderris olan Mevlânâ Halid hazretlerine Şeyh Abdullah Dihlevî’nin (k.s) Hindistanlı bir müridi geldi. Mürid ona “Benim kâmil bir şeyhim vardır. İlmi ile amil bir mürşiddir. İrşad ve sülukün inceliklerinden haberdardır. Nakşibendî tarikatına mensup ve nebevi bir ahlaka sahiptir. Hakikat ilminin inceliklerine de vâkıftır. Benimle birlikte Cihanabad’a gel ve onun hizmetine gir. Zaten böyle bir işaret de almıştın, dedi.” Bu sözler Mevlânâ Halid hazretlerinin kalbine işledi. Müderrisliği ve diğer vazifeleri bıraktı, intisap etmek için yola düştü.

Hikmet

İbn Atâullah İskenderî (k.s) insanın nefsine zor gelen ameller hususunda şunları söyler: “Ey talip, iki işten birini seçmen gerektiğinde nefsine ağır gelen işi yap. Zira nefse ancak doğru olan iş ağır gelir.” Bazen de insan nafileleri öyle konumlandırır ki önceliklerini şaşırır. Hazret şöyle uyarır: “Nafile hayır işlerinde acele etmek ve farz amellerde rahat ve tembel davranmak nefse ve hevaya tabi olmanın alametlerindendir.” Demek ki kişi örneğin müslümanlara hizmet ederken Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını, ailesini ve işini ihmal etmemelidir.

Haller ve Makamlar

Hâmid el-Esved (rah.) şöyle anlatır: “İbrahim el-Havvâs (k.s) ile bir seferde birlikteydik. Yılanların çok olduğu bir yere geldik. O oturdu, ben de oturdum. ‘Allah Teâlâ’yı zikret’ dedi. Ben de onun yanında zikrettim. Sabah olunca şeyh kalktı yürüdü. Ben de onunla yürüdüm. Derken kıyafetine sarılmış büyük bir yılan düştü. ‘Hissetmedin mi?’ diye sordum. Bana ‘Hayır, uzun zamandır dün geceki kadar tatlı bir gece geçirmemiştim’ diyerek cevap verdi.”

Öyleyse insan zikirle meşgul olup zikrin hakikatine vasıl oldukça, zikrin lezzeti diğer hisleri dahi örtebilir. Yüce Allah cümlemize hakiki zikrini ihsan eylesin.

Kalpten Kalbe

Merhum Yarbay Mehmet Ildırar anlatıyor:

“Gönlü yumuşamış, dünyaya meyletmemiş kulun sıfatı zakirdir. Zakir kişi devamlı zikir halinde. Böylesini çarşıya pazara götürsen gözü gönlü Allah’tan gafil kalmaz. Şu halde ‘Ben çok zikrettim ama muradıma eremedim’ dersen muradına eremezsin. Senin gönlünün sevgileri zikrettiğin Allah Teâlâ değil. Başka sevgilerin kölesisin. O zaman bu zikir, zikir olmuyor. Bazıları geliyor ‘Dokuz aydır elli bir bin zikir çekiyorum’ diyor. Otuz ay da çeksen nefiy ve ispat zikrine geçemezsin. Vücudunda zikir neşvünema bulmuyor. Tohumu yere attığın zaman toprak lazım, gübre lazım. Yağmur, su lazım.”

Velilerden Dualar

Şeyh Seyyid Muhammed Saki Elhüseyni (k.s) hazretleri şöyle dua etmiştir:

“Bizleri ayrılıklardan uzaklaştır, maddi ve manevi güçlerimizi birleştir, aramızdaki dayanışmayı güçlendir, kıyamet gününde bizleri Efendimiz’in (s.a.v) şefaatine müstahak eyle.”

Sözün Özü

“Kim demiş gül, dikenin himayesinde yaşar? Dikenin itibarı ancak gül sayesindedir!” Mevlânâ Celaleddin Rûmî (k.s)

“Başkalarının ayıbıyla değil kendi ayıbınla meşgul ol.” Hâris el-Muhâsibî (rah.)

“Adaba titizlikle uyulmasını sağlayın. Sadat-ı kiram adapsızlığı kabul etmezler.” Gavs-ı Sânî Şeyh Seyyid Abdülbaki Elhüseyni (k.s)