Yükleniyor...

Yükleniyor...

İlkeli yayıncılık anlayışıyla İslami ilimler, tasavvuf, tarih, kültür, sanat, eğitim, aile ve gençlik alanlarında doğru ve güvenilir eserler sunuyoruz. Ehl-i sünnet çizgisine uygun, sade ve anlaşılır içeriklerle her yaştan okuyucuya hitap ediyoruz.

İmam Kuşeyrî (k.s) hazretleri takva hakkında şöyle demiştir: “Takvanın aslı şirkten kaçınmaktır. Sonrasında (kademe kademe) günah ve ahlaksızlıklardan, şüphelerden ve malayaniden (gereksiz, bizi ilgilendirmeyen şeylerden) sakınmaktır.”

Haller ve Makamlar

İmam Kuşeyrî (k.s) hazretleri takva hakkında şöyle demiştir: “Takvanın aslı şirkten kaçınmaktır. Sonrasında (kademe kademe) günah ve ahlaksızlıklardan, şüphelerden ve malayaniden (gereksiz, bizi ilgilendirmeyen şeylerden) sakınmaktır.”

Hikmet

İbn Ataullah el-İskenderî (k.s) hazretleri şöyle demiştir: “Bir kimsenin hali, seni istikamete sevk etmiyorsa, sözü de Allah yolunu göstermezse onunla görüşüp arkadaşlık etme. Çünkü sende kötü bir hal varken, senden daha kötü biriyle arkadaşlık etmen o kişiye karşı minnet doğurup nefsini iyi görmene ve kusurunu görmemene sebep olabilir.”

Altın Silsile

Muhammed Masum (k.s) hazretleri şöyle demiştir: “Haklı ile batılın ayırt edilmesinde ölçü şeriat üzere istikametin olup olmamasıdır. Haklı olan kimse, kıl kadar da olsa şeriata aykırı hareket edemez. Kendisinde manevi sarhoşluğun bulunması ve iyiyi kötüden ayırt etme kabiliyetinin olmaması da bu durumu değiştirmez.

Hallac’ı (k.s) ele alalım. Kendisinden (sekr halindeyken) o (meşhur) sözün sudur etmesine rağmen; her gece zindanda beş yüz rekât namaz kılardı. Hem de ağır zincirlere vurulu olduğu halde. Bundan başka, zalimlerin ellerinin değdiği yemeği de yemezdi; isterse helal yoldan gelmiş olsun. Batıl yolda olan kimseye gelince; şeriat hükümlerini yerine getirmek ona cidden ağır gelir. Hem de Kaf dağı kadar. Şu ayet-i kerime, onların halini anlatır:

‘Kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi.’ (Şûrâ, 13)”

Sözün Özü

“Zikrin hakikati, gaflet meydanından müşahede fezasına çıkmaktır.” Şah-ı Nakşibend (k.s)

“Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder.” İmam Gazâlî (rah.)

“Dünya (bir nevi) küfür denizi olmuş. Bu denizde (kurtuluş için) gemi lazım. Gemiye ne lazım? Kaptan! O da alimdir.” Gavs-ı Sânî Şeyh Seyyid Abdülbaki Elhüseyni (k.s)

Velilerden Dualar

Şeyh Abdülkadir Geylânî (k.s) şöyle dua ederdi:

“Ey merhametlilerin en merhametlisi! Ey büyük, en büyük, hoş, temiz, tertemiz, mukaddes, mübarek, Hayy, Kayyûm, Aliyy, Azîm, celâl ve ikram sahibi! Ya Hannân Ya Mennân! Rahmetinle senden yardım diliyorum. Allah’ım! Marifetinin nurlarıyla kalbimi aydınlatmanı senden istiyorum.”

Kalpten Kalbe

Dr. Ahmet Çağıl anlatıyor: “Sofilerden bilhassa gençlerden çok soran oluyordu. Deniyor ki ‘Biz gidiyoruz Menzil’e tövbe ediyoruz, birkaç ay durumumuz iyi oluyor, ondan sonra yavaş yavaş soğumaya, bozulmaya başlıyoruz. Namazlar gecikmeye başlıyor, hatmeler seyrekleşiyor, rabıtalar azalıyor sonra tesbihler zorlaşıyor, yavaş yavaş değişiyoruz. Ne yapalım, çaresi ne?’ Gavsımız Seyyid Abdülbaki (k.s) hazretlerine de bizzat sorduk bu suali, buyurdu ki: ‘Haram nazar, günahlar, zulmet, yabancı arkadaşlar, vaktini faydasız işlerle geçirmek, bunlar zarar veriyor sofiye. Bunlara insan dikkat ederse tövbenin tesiri daha uzun sürüyor.’”