Fıkıh ve Hayat
Fıkıh Hayattır
Fıkıh ilmi, hayatın her yönüyle ilgilenir. Fıkıh kitapları temizlik bölümüyle başlar ve genellikle miras hukukuyla sona erer.
Resulullah (s.a.v) sohbet ediyordu. Sahabe-i kiram sessiz bir şekilde başları önde, kaçamak bakışlarla Efendimiz’i (s.a.v) dinliyordu. Gönüllerindeki muhabbeti ancak derin bir sessizlikle zaptedebiliyorlardı. Resul-i Ekrem’in (s.a.v) konuşmasındaki son sözleri düşünüyorlardı:
“Bu durum, ilmin kaybolacağı zamanlarda olacak…”
Ziyâd b. Lebîd (r.a) dayanamadı ve bir anda ağzından şu soru döküldü:
“Ya Resulallah! Biz Kur'an'ı okuyoruz ve aynı şekilde çocuklarımıza okutuyoruz. Onlar da çocuklarına… Kıyamete kadar böyle gidecekken ilim nasıl kaybolur?”
Bu arada Ziyâd b. Lebîd’i (r.a) iyi tanımak lazım. Kendisi Medine-i Münevvereli olup ensardandır. Mus‘ab b. Umeyr’in (r.a) ve Medineli diğer müslümanların davetleriyle müslüman olmuştu. İkinci Akabe Biatı’nda Medine’den gelip Resul-i Ekrem’e (s.a.v) biat edenler arasındaydı. Hicret eden muhacirlerden hicretin sevabını öğrenince Mekke-i Mükerreme’ye gitti ve Peygamber Efendimiz’le (s.a.v) bir müddet kaldı. Sonra bir grup muhacirle birlikte Medine-i Münevvere’ye hicret etti. Derin anlayışa sahip, duygulu; kendilerine “muhacir-ensar” şeklinde iki isimle hitap edilen birkaç sahabiden biriydi.
Hz. Ziyâd’ın (r.a) bu sorusu üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.v) ona şöyle hitap etti:
“Hayret Ziyâd! Ben de seni Medine’nin en fakih/anlayışlı adamı görürdüm. (Bir düşün!) Bu yahudi ve hıristiyanlar Tevrat ve İncil’i okumuyorlar mı? Ama o kitapların içindeki (hüküm)leri yaşamıyorlar!” (İbn Mâce, Fiten, 26)
Demek ki gerçek ilim yaşamakmış. Hadis-i şerifte kastedilen ilim, Allah Teâlâ’nın vahyidir, vahyin hayata dönüştüğü Resulullah’ın (s.a.v) hayatıdır… Onun anlayışı ve yaşayışının adı da fıkıhtır.
Resulullah Efendimiz’in (s.a.v) fıkhını alıp yaşamak (tefakkuh), iman eden herkese Allah Teâlâ’nın emridir. Onun iman ettiği gibi inanmak, onun yaşadığı gibi amel etmek, onun ahlakıyla ahlaklanmak… İşte hadiste geçen “dinde fıkıh sahibi olmak”tan maksat budur.
Fıkıh ilmi, her işimizi Resulullah sallallahu aleyhi veselleme uyarak onun muhabbetiyle yaşamamızı ifade eder.
Fıkhın konuları
Fıkıh ilmi, hayatın her yönüyle ilgilenir. Fıkıh kitapları temizlik bölümüyle başlar ve genellikle miras hukukuyla sona erer. İnsanın bedenini kirleten necasetler ve ruhunu kirleten hadesler, “taharet” bölümünde tanıtılır. Gökten tertemiz indirilen suyu ve onunla nasıl temizlenileceğini fakihler izah eder. Temizlenen insanın namazını nasıl kılacağını, orucunu nasıl tutacağını, haccını nasıl yapacağını Resulullah’ın (s.a.v) hayatında olduğu gibi anlatır.
İbadet hayatını öğrenen ve sünnete uygun bir şekilde yerine getiren bir müslüman, artık bir yuva kurabilir. Allah Teâlâ’nın insanlık neslinin devamı için koymuş olduğu kanuna uyarak evlenmek büyük bir nimettir. “Nikâh” bölümünde evlilik hukuku bütün ayrıntılarıyla ele alınır. Evliliğin devam ettirilemeyeceği durumlarda da ayrılığı, karı-koca ve çocukların haklarını en güzel şekilde koruyarak temin edecek hükümler “talak” bahsinde işlenir. Süt akrabalığı, ailede geçimin nasıl temin edileceği gibi aile hukukunu ilgilendiren bütün hususlar “münakehat” bölümlerinin meseleleridir.
Yuva kuran insanların geçinebilmesi için alışverişe ihtiyaçları vardır. Mallara helal dairede nasıl malik olunabileceği, eşyanın nasıl kiralanabileceği, insanların hizmetlerinden nasıl faydalanılabileceği, nasıl ticaret yapılabileceği gibi konular da kısaca “muamelat hukuku” diyebileceğimiz bölümlerde düzenlenir.
Dünya hayatını insanlık onuruna yaraşır güzellikte yaşamaya aykırı olan ve kamu adına müeyyidelerle/yaptırımlarla engellenmesi gereken suçlar ve cezalar “ukubat” bölümlerinde ayrıntısıyla işlenir. Devletlerarası hukuk diye isimlendirilen ve ülkeler arasındaki anlaşmazlık durumlarında savaş ve barış hukukunu düzenleyen hükümler “siyer” bölümlerinde ele alınır.
Sosyal hayatın doğal bir sonucu olarak insanlar arasında meydana gelmesi muhtemel olan anlaşmazlıkları çözmek ve huzurlu bir toplum meydana getirebilmek için ihtiyaç duyulan hükümler “yargılama hukuku” bölümlerinde yerlerini almıştır.
İnsanın ölümünden sonra geçerli olacak mali tasarrufları, vasiyetleri ve ölüm halinde mal varlığıyla ilgili yapılması gereken işlemlerin ele alındığı “feraiz/miras hukuku” bölümleriyle çoğu fıkıh eseri sona erer.
Yazının başlığında “Fıkıh Hayattır” demiştik. Çok özet bir şekilde genel hatlarını çizdiğimiz fıkıh ilmi, hayatımızın her yönüyle ilgilidir; her işimizi Resulullah’a (s.a.v) uyarak onun muhabbetiyle yaşamamızı ifade eder.
Hayatımızı fıkhın aydınlığında yaşayabilme niyazıyla…