Asr-ı Saadetten İzler
Ateşle Eziyet Edilen Sahabi Habbab B. Eret Radıyallahu Anh
Habbab b. Eret (r.a) müminlerin en çetrefilli imtihanlardan geçtiği dönemde İslam’ı kabul eden ilk müslümanlardandır. Orta boylu, iri kemikli, geniş omuzlu ve gür sakallı olan Habbab (r.a) mahir bir demir ustasıydı. Aslen Temim kabilesine mensup olmakla birlikte cahiliye döneminde babasının bir baskında esir düşmesi sonucu Mekke’ye getirildi.
Vücudu yanık ve yaralar içinde kaldı ancak yine de o, Din-i Mübîn-i İslam’dan vazgeçmedi.
Habbab b. Eret (r.a) müminlerin en çetrefilli imtihanlardan geçtiği dönemde İslam’ı kabul eden ilk müslümanlardandır. Orta boylu, iri kemikli, geniş omuzlu ve gür sakallı olan Habbab (r.a) mahir bir demir ustasıydı. Aslen Temim kabilesine mensup olmakla birlikte cahiliye döneminde babasının bir baskında esir düşmesi sonucu Mekke’ye getirildi.
Kaynaklar Hz. Habbab’ı (r.a) İslam’a altıncı sırada giren sahabi olarak zikretmektedir. O, kuvvetli bir aile ve çevreye sahip olmamasına rağmen müslüman olduğunu aşikâr etmekten çekinmedi. Yasir ailesi (r.anhüm) gibi kendisi de ağır işkencelere maruz kaldı. Öyle ki Mekke’de demirciliği ile bilinen Hz. Habbab (r.a) çok defa ateşle eziyete uğradı. Mübarek başına sırf müslüman olduğu için sahibesi Ümmü Enmâr tarafından kızgın demirler konuldu. Kafasından dumanlar çıkana kadar şiddetli işkence ve eziyetler yapıldı. Müşrikler tarafından büyük bir ateş yakılarak yüzüstü o ateşe atıldı. Vücudu yanık ve yaralar içinde kaldı ancak yine de o, Din-i Mübîn-i İslam’dan vazgeçmedi. Canı pahasına davasında sebat ederek işkencelere sabretti.
Çok uzun ve insafsız işkencelere uğradığı zamanlarda dayanamayıp “Allah’ım! Ümmü Enmâr’a köpeklerinden birini musallat et” diyerek beddua etti. Allah Resulü’nün (s.a.v) pak ashabına bu işkenceleri yapmanın ve onların bedduasını almanın elbette bir karşılığı olacaktı. Nitekim Hz. Habbab’a (r.a) işkence eden o kadının sonraları aklını kaybettiği ve Mekke sokaklarında havlayarak gezdiği kaynaklarda belirtilmektedir.
Cesaret ve fazilet sahibi
Onun şecaati cahiliye Mekke’sinde köle hayatı yaşamasına ve türlü işkencelere uğramasına rağmen müşriklere imanını izhar etmekten ibaret değildi. Habbab b. Eret (r.a) Allah Resulü (s.a.v) ile birlikte Bedir dahil bütün gazvelere katılmış, vücudundaki işkence yaralarına rağmen vefatına değin hiçbir cihaddan uzak durmamıştı. Hz. Peygamber (s.a.v) ile birlikte Medine-i Münevvere’ye hicret etmiş, ömrünü Allah Teâlâ ve Resulü’nün (s.a.v) rızasına göre tanzim etmişti.
Hz. Habbab (r.a) fazileti ile Hz. Peygamber’in (s.a.v) sevgisini kazanmış, onun bizzat mübarek eliyle sağdığı sütü göndermesi gibi çeşitli ikramlara mazhar olmuştu. Onun Allah yolundaki şecaati ve faziletleri ashab-ı kiramın önde gelenlerinin de takdirini toplamıştı. Hidayetine vesile olduğu Hz. Ömer (r.a) Hz. Habbab’ı çok sever ve kendisinden övgüyle bahsederdi. Nitekim o, hilafeti döneminde Habbab’a (r.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Habbab! Sen İslam’da bize öncülük ettin ve bizim dayanamadığımız belalara sabrettin. Allah sana mağfiret etsin. Ben, senin sırtını gördüm; üzerindeki işkence izlerini müşahede ettim.”
Sırat-ı müstakim üzere bir hayat
Hz. Ali (r.a) de Sıffin Savaşı dönüşü Kûfe’de Habbab b. Eret’in (r.a) mezarını gördüğünde kabri başında durarak onu şu sözlerle övmüştür: “Allah Habbab’a rahmet etsin! O, isteyerek müslüman oldu, (Allah Teâlâ ve Resulü’nün emrine) itaatkâr olarak hicret etti. Mücahid olarak yaşadı ve bedeni (işkencelerle) imtihana tabi tutuldu. Allah, güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmez.”
Habbab b. Eret (r.a) hicri 37 yılında, yetmiş üç yaşında Kûfe’de vefat etti ve buraya defnedilen ilk sahabi oldu. O, Allah Resulü’nden (s.a.v) otuz üç hadis nakletti. Hz. Ali (r.a) onun cenaze namazını kıldırıp arkasından “Bugün müslümanların önderi toprağa verildi” diyerek hüsnüşehadette bulundu.
Allah Teâlâ sırat-ı müstakim üzere hayat sürmüş bu dosdoğru zatların yollarından gidebilmeyi, onların şefaat ve bereketlerine mazhar olabilmeyi cümlemize nasip eylesin.